İMEAK DTO Ocak 2022 AB Bülteni

Avrupa'da denizcilik sektöründe meydana gelen güncel gelişmelere ilişkin çeşitli kaynaklardan derlenen haberler bilgilendirme amacıyla aşağıda sunulmaktadır.

 

1- Avrupa Birliği karbon fiyatlandırma sistemi yoğun karbondioksit salınımına sebep olan gemi tiplerini muaf tutuyor.

 

Avrupa Ulaşım ve Çevre Federasyonu (Transport & Environment) tarafından gerçekleştirilen yeni bir çalışmaya göre Danimarka'nın toplam karbondioksit emisyonuna denk gelen 25 milyon tondan fazla karbondioksitin, Avrupa Birliği tarafından önerilen karbon fiyatlama sistemi kapsamında muaf tutulacağı belirtilmiştir.

 

Yatların yanı sıra petrol ve gaz tesislerine hizmet sağlayan gemilerin karbon fiyatlandırma sistemine dahil edilmemesinin AB'nin deniz taşımacılığı kanunlarının temelini zayıflatacağı ve milyonlarca ton emisyonun denetim dışı kalmasına sebep olacağı ileri sürülmektedir.

 

Avrupa Komisyonu (European Commission–EC) Temmuz 2021'de Emisyon Ticaret Sistemi'nin (Emission Trading System–ETS) denizcilik sektörünü de kapsamasını önermiştir. Söz konusu sistem yalnızca 5.000 gross ton üzerindeki gemiler için geçerli olacak ve bazı gemi tipleri bu sistemden muaf tutulacaktır. Kuru yük ve petrol gemilerinden kaynaklanan emisyondan daha fazla emisyona sebep olduğu belirtilen balıkçı gemileri, askeri gemiler ve platform gemileri de söz konusu sistemden muaf tutulacaktır. Bu durum, AB'nin deniz taşımacılığı faaliyetlerinden kaynaklanan emisyonlarının yaklaşık %20'sine sebep olmasına rağmen Avrupa'daki gemilerin yarısından fazlasının muafiyet kapsamına gireceği anlamına gelmektedir.

 

Avrupa Ulaşım ve Çevre Federasyonu Sürdürülebilir Deniz Taşımacılığı Yetkilisi Jacob Armstrong konuyla ilgili şu şekilde bir açıklama yapmıştır: "Nihayet AB, deniz taşımacılığının iklim değişikliğine olan etkisi konusunda çalışmalar yürütüyor. Fakat yasal boşluklar nedeniyle Emisyon Ticaret Sistemi aşırı derecede kirliliğe sebep olan gemileri kapsamamaktadır. AB, milyonlarca ton karbondioksiti kontrol altına almak için denizciliğe ilişkin yasalarını yeniden gözden geçirmek zorundadır."

 

Avrupa Komisyonu ise Emisyon Ticaret Sistemi'ne dahil edilecek gemi sayısının kısıtlanarak idari yükün azaltılacağını ve bu kısıtlamaya rağmen emisyonların çoğunun kapsam altına alınacağını ifade etmiştir. Fakat Avrupa Ulaşım ve Çevre Federasyonu'na göre, gemi boyutunu baz almak yerine yalnızca belirli miktarın üstünde kirliliğe sebep olan gemilerin sisteme dahil edilmesi sonucunda küçük işletmelere idari yük bindirmeksizin daha fazla emisyonun kontrol altına alınması sağlanacaktır.

 

Bu duruma ek olarak Avrupa Ulaşım ve Çevre Federasyonu karbon sınırının yıllık 1000 ton olarak belirlenmesini önermektedir. Bu sayede mevcut öneriye kıyasla %12 oranında daha fazla emisyon kapsam altına alınabilecektir.

 

AB deniz taşımacılığı sektörü her yıl yaklaşık 130 milyon ton karbondioksit salınımına sebep olarak Birliğin toplam emisyonlarının yaklaşık olarak %4'ünü teşkil etmektedir. (Kaynak: offshore-energy.biz)

 

2- Avrupa limanları karbon sızıntısını önleyecek bir çalışma yapılması yönünde çağrı yapıyor.

 

Avrupa Deniz Limanları Teşkilatı (The European Sea Ports Organization–ESPO) deniz taşımacılığının Emisyon Ticaret Sistemi'ne (Emission Trading System–ETS) dahil edilmesine ilişkin öneriyi desteklemektedir. ESPO'ya göre, Emisyon Ticaret Sistemi aracılığıyla deniz taşımacılığından kaynaklanan emisyonların fiyatlandırılması iklim sorununa olumlu yönde yansıyacak ve sektörün daha çevreci çözümleri tercih etmesi sağlanacaktır. Fakat gemilerin yeni rotalar belirleyerek bölgesel Emisyon Ticaret Sistemi'nden kaçınması durumunda söz konusu politikanın etkisi zayıflayacaktır.

 

Deniz taşımacılığı uluslararası bir sektör olduğu için küresel çapta piyasa bazlı bir önlem alınması en uygun opsiyon olarak değerlendirilmektedir. Küresel çapta önlemler uygulanarak Emisyon Ticaret Sistemi'nin getirdiği yükümlülüklerden kaçınmak daha zor bir hale gelecek ve bölgesel önlemlerle kıyaslandığında rekabete ilişkin olumsuz etkilerin oluşması ile ilgili riskler engellenecektir. Dolayısıyla ESPO, küresel çapta piyasa bazlı bir önlemin geliştirilmesi ile ilgili aşama kaydetmek amacıyla Avrupa Birliği tarafından Uluslararası Denizcilik Örgütü'ne (International Maritime Organization – IMO) yapılan baskının artırılmasını talep etmektedir. ESPO'ya göre, AB Emisyon Ticaret Sistemi ile uluslararası düzeyde piyasa bazlı bir önlem arasında uyum sağlanmalıdır.

 

Emisyon Ticaret Sistemine ilişkin Avrupa Komisyonu (European Commission–EC) tarafından sunulan önerge, Avrupa Birliği içerisinde yapılan seferleri, gemi rıhtımda iken açığa çıkan emisyonları ve AB dışında yapılan seferler sonucunda ortaya çıkan emisyonların yarısını kapsamaktadır. Mevcut önergenin kapsamının sınırlı olmasından dolayı gemiler rota değişikliği yaparak ve maliyetleri azaltmak amacıyla Avrupa Birliği'ne kıyısı olmayan limanlara uğrak yaparak Emisyon Ticaret Sistemi kapsamına girmemek için çeşitli yollar bulabilmektedir.

 

Gemilerin AB'ye kıyısı olmayan limanlara uğrak yapması, Emisyon Ticaret Sistemi'nin etkinliğini ciddi anlamda tehlikeye atarak deniz taşımacılığından kaynaklanan tüm emisyonların azaltılmasını engellemektedir. Gemilerin AB'ye kıyısı olmayan limanlara uğrak yapmak amacıyla daha uzun rotalar tercih etmesi sonucunda bu durum toplam emisyon miktarının artmasına sebep olmaktadır.

 

AB'ye kıyısı olmayan limanlara yapılan söz konusu seferlerin tercih edilmesi neticesinde deniz trafiği ve iş akışı Avrupa limanlarının dışına itilecek ve AB'ye komşu ülkelerdeki limanlarla halihazırda sert bir rekabet içerisinde olan önemli Avrupa limanlarının faaliyetleri olumsuz anlamda etkilenecektir. Bu risk Kuzey Denizi, Baltık Denizi, Akdeniz ve Karadeniz'de bulunan AB limanları için geçerlidir. Olumsuz anlamda etkilenen birçok liman AB lojistik zincirinde önemli bağlantı noktası olma özelliğini taşımakla birlikte bölgesel ekonomiler için çok önemli bir yere sahiptir.

 

ESPO Genel Sekreteri Isabelle Ryckbost konuya ilişkin şu şekilde bir açıklama yapmıştır: "Avrupa limanları Emisyon Ticaret Sistemini desteklemekte ve fiyatlandırma sisteminin yeşil dönüşüm için mükemmel bir araç olduğunu düşünmektedir. Fakat Avrupa Komisyonu tarafından yapılan ve çok fazla hukuksal açık barındıran öneri, denizcilik sektöründen kaynaklanan emisyonların azaltılması konusunda herhangi bir avantaj sunmamakla birlikte Avrupa limanlarının iş yapabilirliği konusunda risk teşkil etmektedir. Mevcut sisteme göre emisyona sebep olan kişi AB limanlarına uğrak yapmayarak herhangi bir ücret ödemeyecek ve bu durum sonucunda emisyon azaltımı ile ilgili herhangi bir gelişme kaydedilmeyecektir. Mevcut önerinin sonuçlarından kaynaklanacak zararları izlemekle yetinemeyiz. Dolayısıyla mevcut sistem kapsamında ücret ödememek için gemilerin AB dışındaki limanlara uğrak yapmasını önlemek, AB limanları dışındaki liman faaliyetlerinin yerelliğinin bozulmasını engellemek ve bu konunun Avrupa'nın erişim bağlantısı üzerindeki olumsuz etkisini ortadan kaldırmak için Avrupa Komisyonu, Avrupa Parlamentosu ve Avrupa Konseyi tarafından belirleyici bir önlem alınmalıdır."

 

ESPO, yasal olarak mümkün olduğu takdirde, emisyonların sayımı konusunda AB üyesi olmayan komşu bir limana yapılan veya söz konusu limanlardan diğer limanlara yapılan uğrakları bir AB limanına yapılmış gibi kabul ederek mevcut teklifin kapsamının genişletilebileceğini önermektedir. Bu öneriye ek olarak AB limanı dışına uğrak yapılmasına yönelik genel eğilimi açık bir şekilde ortaya koymak ve söz konusu eğilimler belirlenebildiği takdirde ileri adımları ön görmek amacıyla teklif edilen izleme mekanizmasının güçlendirilmesi önerilmektedir.

 

Son olarak ESPO, Emisyon Ticaret Sistemi'nden elde edilecek gelirlerin Avrupa denizcilik sektöründe kullanılmasını talep etmektedir. ESPO'ya göre, gemilerin elektriklendirilmesi ve limanlarda belirlenen altyapılara ilişkin süreçlerin kolaylaştırılmasına ek olarak, ETS'den elde edilecek gelirler sürdürülebilir alternatif yakıtların kullanılmasını kolaylaştırmalı ve fark sözleşmeleri, yalnızca yenilikçi pilot projeleri ve liman altyapılarını geliştirmek amacıyla kullanılmalıdır.

 

ESPO, tüm karar verici merciiler ve ilgili paydaşlar ile Emisyon Ticaret Sistemi'nin daha kararlı ve etkili olmasına yönelik çalışmalar yürütmek istemektedir. (Kaynak: ESPO)

 

3- Rotterdam Limanı'ndaki konteyner trafiğinin 2022 yılında da yüksek olması bekleniyor.

 

Rotterdam Limanı yetkilileri tarafından yapılan açıklamaya göre 2021 yılında rekor seviyeye ulaşan konteyner trafiğinin 2022 yılında da yüksek olmasının beklendiği ifade edilmiştir. 2021 yılının sonlarında Rotterdam Limanı'na 15 milyon adet konteyner geldiği ve bu rakamın Avrupa limanları arasında bir rekor olduğu belirtilmiştir.

 

Taşımacılığı ciddi anlamda etkileyen koronavirüs salgınının ilk dalgasının etkili olduğu dönemde konteyner elleçlemesi 2020 yılına kıyasla 2021 yılında en az %5 artış göstermiştir. 2019 yılında 14.8 milyon TEU'luk rekordan sonra Rotterdam Limanı'nda elleçlenen konteyner sayısı 2020 yılında %3 düşmüştür. Liman yetkililerinden yapılan açıklamaya göre konteyner terminallerinin 2022 yılında da yoğun bir şekilde faaliyetine devam etmesinin beklendiği belirtilmekte olup, dünya konteyner gemi filosunun ve terminal kapasitesinin talepleri karşılayacak kadar büyüme göstermediği de ifade edilmektedir. (Kaynak: marinelink.com)

 

 

4- 01.01.2022-18.02.2022 tarihleri arasındaki Paris MOU kapsamında Türk bayraklı gemi tutulmaları.

 

01.01.2022–15.02.2022 tarihleri arasında Paris Memorandumu (Paris MOU) üye limanlarında Türk Bayraklı gemilere yönelik 21 denetim gerçekleştirilmiş ve söz konusu denetimlerde herhangi bir gemi tutulmamıştır. Türk Bayraklı gemi tutulmalarına ilişkin detaylı bilgiler Odamız web sayfasında (http://www.denizticaretodasi.org.tr/sayfalar/gemitutulmalari.aspx) yer almaktadır.

 

imeak_dto_ocak_2022_ab_b_lteni_hk.pdf